DEPREM ÇOCUKLARI NASIL ETKİLER
Çocuklar için “güven” duygusu en temel duygusal ihtiyaçtır. Çocuk çevresindeki insanlar ve nesnelerden gelen uyarıları biriktirir. Eğer gelen uyaranları olumlu algıladıysa çocukta kendine ve etrafına yönelik güven duygusu gelişir.
Çocuk “güvendeyim, dünya güvenilir bir yer” düşüncesini 0-3 yaş döneminde kazanır.
Anne baba ve çocuğa bakan kişiler, çocuğun tepkilerine ve isteklerine karşı duyarlı ise, çocuğun anlatmak istedikleri dinlenip anlaşılıyorsa, çocuğa bakım ve eğitim için yeterli-uygun ortam hazırlanıyorsa çocukta sağlıklı bir güven duygusu gelişir.
Aynı zamanda annenin duygularını yansıtması önemlidir. Annenin gözlerinden ve beden dilinden aldığı tepkilerle çocuğun güven duygusu değişebilir. Eğer anne felaket karşısında bebeğine şefkat ile bakar, bebeğini sakinleştirmeye çalışırsa çocuk da annenin gözünden ‘’dünya güvenlidir’’ mesajını alır. Çevresinde gerginlik oluşturan durumlar varsa, anne baba karamsar ya da çökkün olursa, çocuk olumsuzluklardan daha çok etkilenir.
Tüm yaş gruplarındaki çocuklar deprem gibi ailesini ve çevresindekileri endişelendiren olaylardan korkar ve kaygı duyar. En çok da “deprem sonrası belirsizliklerden” korkarlar. Bazı çocuklarda deprem sonrası duygusal etkiler kalıcı olup yetişkinlik hayatına kadar panik atak belirtileriyle sürer.
Depremi yaşayan bir çocukta güven duygusu zarar görür ve bazıları fark edilemeyen “travma sonrası stres bozukluğu” belirtileri yoğun olur.
Deprem sonrasında çocuklar genellikle duygularını ve kaygılarını kelimelerle ifade edemezler. Ama çabuk öfkelenerek, dikkat dağınıklığıyla, aşırı hareketlilik, depremi ve duygularını konuşmaktan kaçınma, yalnız kalmaktan korkma, kabızlık, içe kapanıklık, diş gıcırdatma gibi davranışlarla aslında bizimle konuşur. Çocuktaki davranış farklılıklarını dikkate almak gerekir.
DEPREM SONRASINDA ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞMALI
Çocuk, anlamadığı durumdan fazlasıyla korkarsa ve yaşadığı durumu anlamlandırırsa, kaygılarıyla daha kolay başedebilir. Zihninde bir anlam bulan çocuk, yaşadığı olumsuz anıyı travma olarak algılamaz ve uyum süreci kolaylaşır.
Çocuğa deprem olayının aslında çok ender görüldüğü, kışın yoğun rüzgârla birlikte kar yağması veya şimşek çakması gibi olay olduğu, geçici olduğu anlatılmalıdır. Depremin asla insanlara verilen bir “ceza” olmadığı, sadece ender görülen bir doğa olayı olduğu açıklanmalıdır.
Anne babanın beden dili gergin değilse, sakin davranıyorlarsa ve çocuğun sevdiği sosyal çevresinden destek geliyorsa çocuk depremin korkularıyla daha kolay baş edebilir.
Çocuğun göz hizasına inerek, elleri tutularak veya sırtı sıvazlanarak “senin yanındayız, birlikteyiz, yanımızda güvendesin, seni seviyoruz” gibi cümleler sık sık söylenmelidir. Ayrıca duygularının anlaşıldığını ifade eden “haklısın hepimiz çok korktuk ama artık güvendeyiz, tüm önlemleri alacağız” demek yararlıdır.
Deprem sonrasında çocuğu en çok birlikte oynadığı kişilerin beden dilinin ve samimi neşesinin de farkına varır. Kaç yaşında olursa olsun, çocuğun depremden sonra farkındalığının ve dikkatinin arttığını unutmamalıdır. Eğer çocuk isterse resim çizmesi ve depremle ilgili duygularını yazması istenebilir.
Çocuk, depremden sonraki ilk birkaç hafta, gelecekle ilgili yoğun kaygılar yaşar. Bu dönemde yakın sosyal çevresinin ilgisi çocuğu rahatlatır. Ancak bazı kaygı belirtileri sürekli devam edebileceğinden, belirli aralıklarla çocuğun desteklenmeye devam edilmesi çok önemlidir.
DEPREM SONRASINDA NELER YAPILMAMALI
Deprem nedeniyle zaten yoğun kaygı yaşayan çocuğa “İnsanlar kötü olduğu için depremle cezalandırılıyor” veya “Dünyanın sonu geldi” gibi kaygıları artıran cümleler söylenmemelidir. Bu durumda çocuk kendisinin de kötü bir davranış yaptığında cezalandırılacağına dair yoğun inanç yaşar. Aynı şekilde “Bak işte, burada da deprem olabilir, biz ölebiliriz, söylediklerimi yap, bizi üzme” gibi çocuğu gereksiz yere kaygılandıran tutum, çocuğun korkularını artırır ve yetişkinlik dönemine kadar devam eden takıntılara yol açar.
Özetle; deprem çocukların sosyal, duygusal bilişsel, dil gelişimlerini etkiler. Ancak çocuğun gelişimsel özelliklerini dikkate alan ve ona güven veren bir tutum sergilemek çocuğun yaşayabileceği olumsuz duyguları ortadan kaldıracaktır.